Selçuklu döneminde ''şifalı'' olarak kabul edilen, kaplarda biriktirilip misafirlere, hastalara verildiği gibi yemeklerde de kullanılan nisan yağmuru ile ilgili Anadolu'da ilginç gelenekler var.
AA muhabirinin yaptığı araştırmaya göre, İç Anadolu Bölgesi'nde yağmurun en bol olduğu ve hububatın suya ihtiyaç duyduğu dönemde yağan nisan yağmurları, bölge insanı için bolluk ve bereket anlamına geliyor.
Selçukluya başkenttik yaptığı dönemde Konya'da nisan yağmurlarının kaplarda toplanarak hastalara şifa olarak dağıtıldığı, yapılan yemeklerin içine katıldığı biliniyor. O dönemde Konya'da bulunan Mevlana Dergahı'nda Mevleviler, ''nisan tası'' adı verilen kaplara topladıkları nisan yağmurlarını, dergahı ziyarete gelen misafirlere ikram ediyorlar, bu suyun bazı dertlere şifa olacağına inanıyorlardı. İlhanlı hükümdarı Ebu Sahip Bahadırhan tarafından 14. yüzyılda Mevlana Dergahı'na armağan edilen, 34 kilo ağırlığındaki bronz üzerine altın gümüş kakmalı nisan tası, halen Mevlana Müzesi'nde sergileniyor. Mevlana'nın vefatından sonra Mevlevilerin, Mevlana'nın kullandığı destarı (Mevlevilerin başlarına taktıkları sikkelerin etrafına sarılan bez), kurak geçen yıllarda nisan yağmuru doldurulmuş kapta ıslatıp, destardan akan damlaları, bol yağmur yağması için tarlalara serptikleri belirtiliyor.
''Nisan yağmuru'' biriktirme geleneği azalsa da özellikle Konya'nın kırsal bölgelerinde çeşitli şekillerde yaşatılıyor. Nisan yağmurlarının şifalı olduğuna inananlar, yağmur yağarken leğen benzeri geniş ağızlı kapları açık alanlara bırakarak, içine yağmur sularının dolmasını sağlıyor.
Bu kaplarda biriken sular, daha sonra bidonlara aktarılarak çeşitli şekillerde kullanılıyor. Saçları uzamayanlar başlarını bu nisan yağmuruyla yıkarken, temiz kaplarda toplanan sular, baharın bolluk ve bereket getirmesi ya da hastalıklardan arınma düşüncesiyle içiliyor.
-NİSAN YAĞMURU İÇMEK BİLİMSEL OLARAK DOĞRU MU?-
Selçuk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yusuf Durak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yağmurun, okyanus, deniz, göl ve diğer su kaynaklarının buharlaşması, su buharı şeklinde oluşan bulutların soğuyarak yer yüzüne dönmesiyle gerçekleştiğini belirtti.
Prof. Dr. Durak, nisan yağmurlarının da benzer şekilde oluşarak yer yüzüne düştüğünü, ancak bu yağmura insanların özel bir önem atfettiklerini, bunun da bazı nedenleri olduğunu ifade etti.
-HAVASI KİRLİ YERLER İSTİSNA-
İlkbaharda tabiatın canlanmaya başlamasıyla birlikte bitki ve ağaçların çiçek tozları, reçine, eterik yağları (bitki kaynaklı, ağır kokulu yağlar) ve çiçek polenlerinin rüzgar ve hava akımlarıyla atmosfere karıştığını bildiren Prof. Dr. Durak, şunları kaydetti:
''Bu nedenle nisandaki yağmur yağışı sırasında, havadaki bu zerrecikler yağmurla birlikte yer yüzüne düşer. Nisan yağmurları içme ve kullanma sırasında da bu özellikleri nedeniyle önemli yarar sağlar. Ancak hava kirliliğinin yoğun olduğu kentlerde, havada asılı bulunan çeşitli karbon ve kükürt partikülleri ile birlikte çok sayıda zararlı kimyasal madde parçacıkları da yağmur sularına karışıyor.
Bu nedenle havası kirli yerlerde yağmur suları faydadan çok zarar veren bir durumun ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Havanın temiz ve kirletici unsurların olmadığı yerlerde yaşayanlar, nisan yağmurlarını temiz kaplarda toplayarak kullandıkları takdirde, sağlık açısından bir tehlikeden söz edilemez.''
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder